SEMAVER
KÜLTÜRÜ
Bir Çin efsanesine göre M.Ö. 2737'de
çay bitkisi Çin'de yetiştirilmiştir.
Çay bitkisinin önem kazanması ise
M.S. 5002lü yıllardan itibaren
başlar. Çay, Çin'den başlayarak önce
Japonya ve Moğolistan'a sonrada
güneye ve batıya doğru yayılmaya
başlamıştır. Araplar tarafından
çayın tanınması M.S. 850 yıllarında
olmuştur.
Moskova'daki Çarlığa 1618 yılında
Çin Sefareti tarafından armağan
olarak sunulmuştur. İlk zamanlar
uzun nakliye yolu yüzünden pahalı
olan çay sadece zenginler tarafından
tüketilirken 1700 yılından itibaren,
fiyatının herkesin alabileceği
seviyeye inmesi ve Tatarların
kendine özgü yeme-içme kültürü,
geleneksel ikram ve konukseverliği,
çayı hayatın vazgeçilmez bir parçası
yapmıştır. Zamanla bu
vazgeçilmezlere süt, bal, reçel,
tatlı hamur işleri, çınayak (fincan)
ve semaver gibi şeyler de dahil
olmuştur.
Rusçadaki sama ve varit
kelimelerinden türeyen, "kendi
kendine kaynayan" anlamına gelen
semaver (İngilizce; samovar,
Tatarca; samawır), ortasından geçen
bir silindirde mangal kömürü veya
meşe odunu ile ısıtılan suyla dolu
metal bir tenceredir. Demlik koymak
için üstünde bir baca ve alt
tarafında sıcak suyu almak için bir
musluk bulunur.
Semaver, Rus Çarlığı'nın çayla
tanışmasının ardından 18. yüzyılda
Urallarda icat edildi ve Tula
Bölgesinde geliştirildi. İlk semaver
fabrikası 1778 yılında zengin maden
yatakları olan Tula'da kuruldu.
Bakır, pirinç, tunç veya sactan imal
edilen semaverler, silindir veya
dikdörtgen prizması şeklinde
yapılır. Altın ve gümüşle kaplanan
semaverler bulunsa da esas olarak
pirinçten yapılır.
Türkler, Anadolu'ya gelmeden öncede
çayı bilmelerine karşın; çayın
Türkiye'ye gelmesi ancak birkaç yüz
yıl önceye dayanmaktadır. Çay
içiminin Anadolu'da yaygınlaşması
19. yüzyıldan itibaren olmuştur.
Atalarımız Yurtlarından ayrılırken
yanlarına aldıkları eşyalar arasında
semaverleri de bulunmakta idi.Yeni
yurtlarına (Samsun / Havza )
yerleştiklerinde bu bölgede çay ve
semaver kültürü yoktu.Tatarlar Havza
ve çevresinde semaver kültürünün
tanınmasına ve yaygınlaşmasına
vesile olmuşlardır.
Yetiştirilmesinden, hazırlanıp
tüketilmesine varana kadar olan çay
kültürü, bir çay etnografyasını da
ortaya çıkarmıştır. Çay kesilmesine
yarayan makaslar, sepetler, kutular,
demlikler, semaverler, çay
kazanları, bardaklar, fincanlar,
kaşıklar, tepsiler vb. hepsi çay
kültürünün etrafında oluşan
etnografik maddelerdir.
Bunlardan en önemlisi, çayın
kendisinden ayırt edemeyeceğimiz
semaver kültürüdür. Semaver 19.
yüzyıldan itibaren Orta Asya'da
yaygın olarak kullanılmaya
başlanılmıştır. Ahmet Yesevi'den
gelen mirasla çayın şifalı olduğuna
inanıldığı gibi, semaverin de şifa
dağıtıcısı olduğuna inanılır hale
gelmiştir. İnsanlara bir hayat,
muhabbet verici, dertlere deva
olarak görülür. Semaverin şifa
dağıttığına o kadar inanılırdı ki
hamam çıkışında ve mevlitlerde
insanları rahatlatmak için semaver
kaynatılır ve çay içilirdi. Semaver
edebiyatımızda da başlı başına bir
yer tutmaktadır. Semaver şifahaneye
benzetilmiştir.
|